22 Aralık 2016 Perşembe

Kış Düğünü

Yaz mevsimi kendini hissettirmeye başladı mı, düğün davetiyeleri dağıtılmaya başlanır. Hatta Mayıs ayında bir başlar Eylül ayının sonuna kadar hemen her hafta sonu birkaç düğün yapılır. Eskiden beri bu şekildedir ve yaz ayı düğün mevsimi olarak bilinir. Peki, kış aylarında düğün yapılmaz mı?
Elbette ki, yapılır. Hatta kış düğünlerine son zamanlarda artan bir talep var. Aynı zamanda kış düğünlerinin daha avantajlı olduğu ve daha fazla eğlenildiği de söyleniyor. Unutulmaz ve eğlenceli bir düğün isteyen çiftler, kış aylarını tercih etmeye başladı da diyebiliriz. Ayrıca kış düğünleri, artık klişe haline gelen kır düğünleri yerine iyi bir alternatif olabilir.
Gelin kış düğünü fikrinin daha cazip yönlerini konuşalım:

Daha Konforlu

Kış düğünü yapan çiftler daha konforlu olduğundan bahsediyor. Yaz düğünlerinde bir işkence haline dönüşen ağır gelinlik ve kat kat giyilen damatlık, kış düğünlerinde bir sorun olmaktan çıkıyor. Fotoğraf çekimi ve düğün töreni sırasında, gelin ve damat bu nedenle büyük bir sıkıntı yaşıyor. Kış aylarında ise böyle bir sorun kalmıyor ve konforlu bir şekilde, ter dökülmeden düğün yapılıyor.

Buket Seçeneği Daha Fazla

Yaz düğünlerinde klasik haline gelen buket tasarımları, kış düğünlerinde inanılmaz derecede değişik fikirler içeriyor. Canlı çiçeklerin yerini yapay çiçekler alsa da gerçeğini pek aratmıyor ve günümüzde son derece başarılı buket tasarımları yapılıyor. Demetler taşlarla veya zevkinize, konseptinize uygun aksesuarlarla süsleniyor ve mükemmel bir gelin çiçeğiniz oluyor.

Masraflar Yarı Yarıya

Hemen herkesin yaz mevsimini tercih etmesi nedeniyle tarih ve mekan sıkıntısı yaşanıyor. Bu nedenle de fiyatlar fazlasıyla şişiriliyor. Kış mevsiminde ise talep az olduğu için, mekan sahipleri günü kurtarmak amacıyla daha düşük fiyatlarda yerlerini kiralıyor. Sadece mekan konusunda değil, daha birçok düğün masrafınız yarıya düşüyor. Yemekler, organizasyon, süsleme gibi masraflarınıza çok para ödemek istemiyorsanız da, kış düğününü tercih edebilirsiniz.

10 Aralık 2016 Cumartesi

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü !!!


İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “ İnsan Hakları” denir.
İnsan hakları, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamıştır. İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır.
İnsanlara insan oldukları için sahip olmaları gereken bir takım hakların bulunduğu fikri ilk kez İngiltere’den ortaya atıldı.19. Yüzyılda Amerika ve diğer bir çok ülkelere yayılan bu fikir akımından sonra 1789 Fransız İhtilali Avrupa’da insan haklarının kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamıştır.
Amerikan Cumhurbaşkanı Roosvelt ile İngiliz Başkanı Churcill tarafından imzalanıp duyurulan Atlantik Beyannamesinde insan hakları genişletildi. Bu beyannamede insanlara millet, inanç, ırk ayırımı gözetmeksizin herkes için eşit haklar konmuş ve yasaların korumasına verilmiştir.
24 Ekim 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün öncelikle amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamaktı. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütü “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni kabul ve ilan etti.
İnsan Hakları Beyannamesi 30 maddeden oluşmuştur. Bu beyanname insana değer veren, özgürlük, eşitlik tanıyan duyurudur.

5 Aralık 2016 Pazartesi

Hayallerimdeki Düğün


 Bir ömür  boyu mutluluğa giden yolda hayat arkadaşımla bir araya gelecegime adım atarken , gorkemli bir gecede , bir karnaval havasında rengarenk dekorasyon ve süslemelerin yer aldığı peri masallarinda ki gibi  sade ve soft renklerle ağırlik veren dekarasyon ve süslemelerle catering  hizmeti ile lezzetin doruğa ulaştığı  romantik menülerle  Üsküdar'da  inanilmaz bir düğün Sözbirde Royal Residence Hotel' de  imza atarak evet demek isterim.

4 Aralık 2016 Pazar

GÖZETİM TOPLUMU




   
       Gözetim kelimesinin kökeni Fransızca’dan gelmektedir .İlk olarak 18. yüz yılın sonralarına doğru  bir kişinin hareketlerini yakından izlemek  için kullanılmıştır. Gözetim sosyal ilişkilerin kurulmaya başladığı dönemden itibaren vardır. Bir olayın gözetim  olarak adlandırılması için öncelikle  ortada büyük bir” güç  farkının” ya da “güven yoksunluğunun“ olması gerekir. Pan:bütün, opticon: gözlemlemek olarak birleştirilmiştir. Panoptikon’u, İngiliz Mimar Jeremy Bentham 1785 yılında tasarlamıştır. Halka biçimli bir binadır, ortasında avlu ,avlunun ortasında  bir kule vardır. Kulede tek bir gözetmen , hücrelerin her birinde  de tek bir deli,ya hasta,ya mahkum, ya da bir okul çocuğu kapatılmıştır Façayla göre, iktidarlar geliştirdikleri  göz tekniği ile bireyleri ve onların bedenlerini  kontrol altında tutar ve disiplin eder.Foucault, Panoptikon modelini etkili bir disiplin yöntemi olarak sunar. Panoptikon ilkesi sadece hapishanede uygulanan bir yöntem olmakla kalmamış, toplum içinde başka kurumlar tarafından da bir disiplin yöntemi olarak uygulamaya konulmuştur. Foucault’ya göre, zaman içinde bu tür kapatmalar  güçlü bir  toplumsal denetim  kurmak için kullanılır hale gelir. Foucault için Panoptikon, toplumun sadece hapishanelerde değil, kapitalist işletmede, askeri örgütlenmede ve birçok devlet kurumunda görülen disipline edici ağını özetlemektedir. Mahkuma iyi davranmaya ,işçiyi çalışmaya, okul çocuğunu özenli olmaya, hastayı tedaviye zorlamaya gerek kalmamaktadır. Michel  Foucault’ ya göre 17.yüzyılda Avrupa’da  önemli bir değişiklik olmuştur.1656 yılında Paris’te “genel hastane” adı altında  bir yapı kurulmuş  ve yaklaşık  altı bin Parisli burada gözetim altına alınmıştır. Foucault, bu olaya “kapatılma” adını veriri Elbette ‘genel hastane’ çerçevesinde  olan olaylar semboliktir ve asıl kapatılma toplumsaldır. Söz konusu tıbbi amaçla değil, iktidarın sürekliliğini  sağlamaya yönelik  üretime hiçbir katkısı olmayan herkes(deliler, hastalar, fakirler vb.) bu kapatılma ile toplum dışına atılır.

       Lyon’a göre  günümüzdeki toplumu  disipline edici tekniklerin ,Gelişen iletişim teknolojileri  sayesinde  süper – panoptik   hale geldiğini savunur. Özellikle  gözetimin elektronikleşmesi bu süreci daha da kolaylaştırır. Günümüz toplumunu belirleyen 3 temel özelliğe vurgu yapar. Kürsel terör eylemelerine karşı geliştirilen ve kamusal güvenliği sağlamak. Gözetim toplumunun  artan E-devlet uygulamaları oluşturur. Modern toplumlarda gözetimi sağlayan tüketim politikalarıdır. Küresel terör eylemlerine karşı  geliştirilen  ve  kamusal güvenliği  sağlamak adına  kişisel mahremiyetler  alanını tümüyle ortadan  kaldırarak, uygulamaya sokulan  gözetim pratikleridir.11 Eylül sonrası dünyada güvenlik  en üst düzeye çıkarılarak  Büyük Birader’in  gözü  bu güvenliği sağlamak için devreye girmiştir. Terör korkusu gözetimi  rızaya  dayandırarak meşru bir çerçevede  yürütülmesini sağlamıştır.